Konya’nın Önemi:
Tarihi eserleri bakımından Türklük'ün sayılı şehirleri arasında yer alan Konya, Selçuklulara iki asırdan fazla başkentlik yapması sebebiyle, Türk mimarisinin gözde eserleri sayılan âbidelerle süslenmiştir. Bu yönden Selçuklu devrinde Konya, Bursa, Edirne ve İstanbul'dan önce "En Muhteşem Türk Şehri" mertebesine yükselmiştir. Konya'da Türk-İslâm döneminden önce yapılan eserlerin günümüze ulaşamadığı söylenir. Yapılan kazılar neticesinde Hitit, Roma ve Bizans kalıntıları bulunmakla beraber, Konya'da ayakta kalan âbidelerin hepsi "Türk Çağı"nda yapılmıştır.
Konya 12. Yüzyılın ilk yarısında Sultan Alaeddin Keykûbat (1219,1236) devri ve sonrasında, Dünyanın ilim ve sanat merkezi özelliğini kazanmıştır. Türk-İslam Dünyası'nın her tarafından gelen bilim ve sanat adamları Konya'da toplanmışlardır.
Bahaeddin Veled, Muhyiddin Arabî, ve Mevlânâ Celaleddin Rûmî, Sadreddin Konevî, Şemsî Tebrizî, Kadı Burhaneddin, Kadı Siraceddin, Urmemi gibi bilgin, mutasavvıf ve filozoflar kıymetli eserlerini Konya'da hazırlayarak, dünyaya ışık tutmuşlardır. "Konya'nın Altın Çağı" denilebilecek bu özelliği, 12. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Bu şahsiyetlerin ve Anadolu'nun yeni sahiplerinin engin hoşgörüleri, bilim, sanat ve teknik alanlardaki üstünlükleri, köklü kültürel ve sosyal yapıları, Anadolu'nun "Ana Yurdumuz" olmasında büyük etken olmuştur. Böylece ne Bizans saldırıları, ne Moğol istilâsı, ne Haçlı orduları, ne İtalyan, ne Yunan işgalleri, Türk'ün Anadolu'daki egemenliğini yok edememiştir.
Konya’nın yukarıda bahsedilen tarihi ve kültürel önemi yanında, günümüzde de ülkemiz açısından önem arz eden bir yere sahiptir. Konya, 40.814 km2 (göller hariç 38.873 km2) yüzölçümü ile 1. sırada, 2008 yılı TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) raporuna göre 1.969.868 nüfusu ile 6. sıradadır.
Konya Ovası, Türkiye'nin en büyük ovasıdır. Bu ova, ülkemizin tarım alanlarının %17'sini karşılar. Bu nedenle Konya ovası için ‘Türkiye’nin tahıl ambarı’ ünvanı verilmiştir. Ancak, son yıllarda küresel ısınma ve bilinçsiz sulamalar nedeniyle kurumaya başlamayan Konya Ovası, KOP Projesi sayesinde tekrar canlandırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda %30'luk bir oranla geri kazanılmıştır.
Konya, sadece tarım merkezi olmanın yanında, aynı zamanda ülkemizin önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Konya sanayisinin %99’luk bölümü Küçük ve Orta Boy İşletmelerden (KOBİ) oluşmaktadır. Bu gün 32.000 KOBİ’siyle de Konya, KOBİ başkenti unvanını almıştır.
Tarihi eserleri bakımından Türklük'ün sayılı şehirleri arasında yer alan Konya, Selçuklulara iki asırdan fazla başkentlik yapması sebebiyle, Türk mimarisinin gözde eserleri sayılan âbidelerle süslenmiştir. Bu yönden Selçuklu devrinde Konya, Bursa, Edirne ve İstanbul'dan önce "En Muhteşem Türk Şehri" mertebesine yükselmiştir. Konya'da Türk-İslâm döneminden önce yapılan eserlerin günümüze ulaşamadığı söylenir. Yapılan kazılar neticesinde Hitit, Roma ve Bizans kalıntıları bulunmakla beraber, Konya'da ayakta kalan âbidelerin hepsi "Türk Çağı"nda yapılmıştır.
Konya 12. Yüzyılın ilk yarısında Sultan Alaeddin Keykûbat (1219,1236) devri ve sonrasında, Dünyanın ilim ve sanat merkezi özelliğini kazanmıştır. Türk-İslam Dünyası'nın her tarafından gelen bilim ve sanat adamları Konya'da toplanmışlardır.
Bahaeddin Veled, Muhyiddin Arabî, ve Mevlânâ Celaleddin Rûmî, Sadreddin Konevî, Şemsî Tebrizî, Kadı Burhaneddin, Kadı Siraceddin, Urmemi gibi bilgin, mutasavvıf ve filozoflar kıymetli eserlerini Konya'da hazırlayarak, dünyaya ışık tutmuşlardır. "Konya'nın Altın Çağı" denilebilecek bu özelliği, 12. yüzyıl ortalarına kadar devam etmiştir. Bu şahsiyetlerin ve Anadolu'nun yeni sahiplerinin engin hoşgörüleri, bilim, sanat ve teknik alanlardaki üstünlükleri, köklü kültürel ve sosyal yapıları, Anadolu'nun "Ana Yurdumuz" olmasında büyük etken olmuştur. Böylece ne Bizans saldırıları, ne Moğol istilâsı, ne Haçlı orduları, ne İtalyan, ne Yunan işgalleri, Türk'ün Anadolu'daki egemenliğini yok edememiştir.
Konya’nın yukarıda bahsedilen tarihi ve kültürel önemi yanında, günümüzde de ülkemiz açısından önem arz eden bir yere sahiptir. Konya, 40.814 km2 (göller hariç 38.873 km2) yüzölçümü ile 1. sırada, 2008 yılı TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) raporuna göre 1.969.868 nüfusu ile 6. sıradadır.
Konya Ovası, Türkiye'nin en büyük ovasıdır. Bu ova, ülkemizin tarım alanlarının %17'sini karşılar. Bu nedenle Konya ovası için ‘Türkiye’nin tahıl ambarı’ ünvanı verilmiştir. Ancak, son yıllarda küresel ısınma ve bilinçsiz sulamalar nedeniyle kurumaya başlamayan Konya Ovası, KOP Projesi sayesinde tekrar canlandırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda %30'luk bir oranla geri kazanılmıştır.
Konya, sadece tarım merkezi olmanın yanında, aynı zamanda ülkemizin önemli sanayi ve ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Konya sanayisinin %99’luk bölümü Küçük ve Orta Boy İşletmelerden (KOBİ) oluşmaktadır. Bu gün 32.000 KOBİ’siyle de Konya, KOBİ başkenti unvanını almıştır.