OSMANLI’DA GÜVERCİNE VERİ? DEĞER
Osmanlılar da dikkati çeken bir özellik, güvercinlerin Osmanlı sarayının değerli hayvanları arasında sayılması ve sarayda yetiştirilen güvercinlerde kesinlikle melez ırk bulundurulmamasıdır. Bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini belirten bir belge Osmanlı devlet arşivinde mevcuttur.
Hatta saray yönetimi güvercinlerin eğitilmesi, ıslahı gibi konularda bilgisine başvurulmak üzere yurtdışından uzmanlar getirmekten bile çekinmemektedir. Bu konuda 1883 yılında Fransa’dan Möso Jumbar adlı bir güvercin uzmanı getirildiği ve uzmanın konu ile ilgili olarak yazdığı bir yazının çevirisinin güvercin yetiştiriciliğinde kullanıldığı gösteren bir belge bulunmaktadır.
Osmanlı’da halkın güvercinlere olan ilgisi de oldukça fazladır. Günümüzde İstanbul’da benim bildiğim 4 ayrı yerde güvercin pazarı kurulmaktadır. Bunların nerelerde kurulduklarını hepimiz biliyoruz. Ancak bu pazarların Osmanlı döneminde de padişahın emri ile kurulduklarını pek bilmeyiz. O dönemde Osmanlı’da kurulan açık güvercin pazarlarının başında Üsküdar pazarı gelmektedir. Bunun yanı sıra Pera’da da ( Beyoğlu ) bir açık pazar olduğu bilinmektedir. Üsküdar’da 1887 yılından itibaren düzenli bir güvercin panayırının kurulduğunu ve bu panayıra ilgi oldukça fazla olduğunu, 1899 yılında panayırın açılışında güvenlik önlemleri alınması gerektiğine ilişkin bir belgeden anlamaktayız. Ayrıca açık pazarların yanı sıra güvercin yetiştiricileri çarşı içindeki dükkanlarda da kuş satışı yapmaktadırlar.
Osmanlı döneminde güvercinlerle ilgili yazılı belgeler daha çok son döneme aittir. Ülke içinde saraya bağlı çeşitli çiftlikler arasında güvercin nakillerinin yapıldığı bilinmektedir. Aynı nakillere İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Amerika gibi dış devletler ile de rastlanmaktadır. Buradaki kuş alış verişi, devletler arasında yapılmakta ve padişahın fermanı ile olmaktadır. Bu yıllar Avrupalı gezginlerin Anadolu’da turlar düzenlediği ve özelliği olan nadir hayvan, bitki türleri ile, çeşitli eşya, kumaş ve tarihi eserlerimizi serbestçe yurt dışına taşıdıkları yıllardır. Aynı yıllar, bazı güvercin ırklarımızla birlikte Ankara keçisinin de yurt dışına çıkartıldığı dönemdir. Gerek kapitilasyonlar ve dışa bağımlılık, gerekse feth edilen coğrafi alanın geniş olması ve son dönem Osmanlı padişahlarının bu konuda gerekli titizliği göstermemeleri sonucu özellikle de Osmanlının son dönemlerinde güvercin ırkımızın iyi korunamadığını söyleyebiliriz.
Osmanlı’da kuş ticareti sadece dışarı kuş gönderilmesi şeklinde değildir. Dışarı ülkelerden Osmanlı’ya kuş getirildiğine ilişkin belgeler de bulunmaktadır. Hindistan’dan, Kalküta’dan, Girit’ten İstanbul’a kuş ve güvercin getirildiğine ilişkin belgeler vardır. Hatta Osmanlı’nın bu konuda kurnazca davranıp farklı ülke kuşlarını çaktırmadan topladığına da şahit olmaktayız. Bu konuda Ahmet Ratip Paşa adlı bir Osmanlı paşasının Hint ülkelerinde basit bir seyyah gibi dolaşarak papağan, güvercin, kumru ve ipekli Hint kumaşı toplamaya devam etmesi yolunda bir belge bulunmaktadır.
Ülke içinde ise Konya ile olan kuş alış verişi dikkat çekicidir. Bu durum Selçuklu’dan bu yana Konya’nın güvercin konusunda gelişmiş bir merkez olduğunu düşündürmektedir. Sarayın Konya Valiliği’nden melez olmayan kuş taleplerine ilişkin belgeler vardır. Konya ile olan kuş alış verişi eskiden beri devam etmekte olan bir tarz havası vermektedir. Bu konudaki en eski belge 1881 tarihlidir. Aynı zamanda sarayın Konya ahalisinden isteyenlere dağıtılmak üzere 195 çift güvercin gönderdiği de bilinmektedir.
Osmanlılar da dikkati çeken bir özellik, güvercinlerin Osmanlı sarayının değerli hayvanları arasında sayılması ve sarayda yetiştirilen güvercinlerde kesinlikle melez ırk bulundurulmamasıdır. Bu konuya dikkat edilmesi gerektiğini belirten bir belge Osmanlı devlet arşivinde mevcuttur.
Hatta saray yönetimi güvercinlerin eğitilmesi, ıslahı gibi konularda bilgisine başvurulmak üzere yurtdışından uzmanlar getirmekten bile çekinmemektedir. Bu konuda 1883 yılında Fransa’dan Möso Jumbar adlı bir güvercin uzmanı getirildiği ve uzmanın konu ile ilgili olarak yazdığı bir yazının çevirisinin güvercin yetiştiriciliğinde kullanıldığı gösteren bir belge bulunmaktadır.
Osmanlı’da halkın güvercinlere olan ilgisi de oldukça fazladır. Günümüzde İstanbul’da benim bildiğim 4 ayrı yerde güvercin pazarı kurulmaktadır. Bunların nerelerde kurulduklarını hepimiz biliyoruz. Ancak bu pazarların Osmanlı döneminde de padişahın emri ile kurulduklarını pek bilmeyiz. O dönemde Osmanlı’da kurulan açık güvercin pazarlarının başında Üsküdar pazarı gelmektedir. Bunun yanı sıra Pera’da da ( Beyoğlu ) bir açık pazar olduğu bilinmektedir. Üsküdar’da 1887 yılından itibaren düzenli bir güvercin panayırının kurulduğunu ve bu panayıra ilgi oldukça fazla olduğunu, 1899 yılında panayırın açılışında güvenlik önlemleri alınması gerektiğine ilişkin bir belgeden anlamaktayız. Ayrıca açık pazarların yanı sıra güvercin yetiştiricileri çarşı içindeki dükkanlarda da kuş satışı yapmaktadırlar.
Osmanlı döneminde güvercinlerle ilgili yazılı belgeler daha çok son döneme aittir. Ülke içinde saraya bağlı çeşitli çiftlikler arasında güvercin nakillerinin yapıldığı bilinmektedir. Aynı nakillere İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Amerika gibi dış devletler ile de rastlanmaktadır. Buradaki kuş alış verişi, devletler arasında yapılmakta ve padişahın fermanı ile olmaktadır. Bu yıllar Avrupalı gezginlerin Anadolu’da turlar düzenlediği ve özelliği olan nadir hayvan, bitki türleri ile, çeşitli eşya, kumaş ve tarihi eserlerimizi serbestçe yurt dışına taşıdıkları yıllardır. Aynı yıllar, bazı güvercin ırklarımızla birlikte Ankara keçisinin de yurt dışına çıkartıldığı dönemdir. Gerek kapitilasyonlar ve dışa bağımlılık, gerekse feth edilen coğrafi alanın geniş olması ve son dönem Osmanlı padişahlarının bu konuda gerekli titizliği göstermemeleri sonucu özellikle de Osmanlının son dönemlerinde güvercin ırkımızın iyi korunamadığını söyleyebiliriz.
Osmanlı’da kuş ticareti sadece dışarı kuş gönderilmesi şeklinde değildir. Dışarı ülkelerden Osmanlı’ya kuş getirildiğine ilişkin belgeler de bulunmaktadır. Hindistan’dan, Kalküta’dan, Girit’ten İstanbul’a kuş ve güvercin getirildiğine ilişkin belgeler vardır. Hatta Osmanlı’nın bu konuda kurnazca davranıp farklı ülke kuşlarını çaktırmadan topladığına da şahit olmaktayız. Bu konuda Ahmet Ratip Paşa adlı bir Osmanlı paşasının Hint ülkelerinde basit bir seyyah gibi dolaşarak papağan, güvercin, kumru ve ipekli Hint kumaşı toplamaya devam etmesi yolunda bir belge bulunmaktadır.
Ülke içinde ise Konya ile olan kuş alış verişi dikkat çekicidir. Bu durum Selçuklu’dan bu yana Konya’nın güvercin konusunda gelişmiş bir merkez olduğunu düşündürmektedir. Sarayın Konya Valiliği’nden melez olmayan kuş taleplerine ilişkin belgeler vardır. Konya ile olan kuş alış verişi eskiden beri devam etmekte olan bir tarz havası vermektedir. Bu konudaki en eski belge 1881 tarihlidir. Aynı zamanda sarayın Konya ahalisinden isteyenlere dağıtılmak üzere 195 çift güvercin gönderdiği de bilinmektedir.