Merhaba,gecen yüzyılda madencilerin temel araçlarının karpit lambası,kazma,kürek,köpek ve kanarya olduğunu biliyor muydunuz?Köpeği (küçük ırklar simdi süs köpeği olarak besleniyorlar) maden galerilerinde bulunan sıçanlara karşı,kanaryayı da koku alma duyularının gelişmiş olması nedeni ile gaz kaçaklarını tespit etmede kullanıyorlardı.Bugün süs hayvani olarak beslediğimiz bu canlıların geçmişte ki bu işlevleri size de şaşırtıcı geldi mi?Konuyla ilgili bir resim yükledim,umarım çıkar.MADENCİ VE KANARYA II
Hartz Mountain kuşlarının en meşhur cinsi ''Trute Strain'' denen cinstir.Yıllarca evvel;Trute isimli fakir bir madenci,bu hartz mountain kuşlarından bir çoğunu bir merak olarak saklamıştı.Güzel öten kuşlar için (her zaman) satış hazırdı.Bu madenci bos zamanlarında kuşlarını talim ettirdi.Nihayet bir Germen müsabakasında,karsılarındaki her şeyi silip süpüren güzel öten bir çok kus yetiştirmeye muvaffak oldu.Trute cinsi meşhur oldu.Fakat kuşlarına güzel ötmeyi nasıl öğrettiğini asla söylemek istemeyen madenci yüksek fiyata bir hayli kus sattı.Bu gün inkişaf etmiş olan'Trute Strain' cinsi onlardan gelmedir.En güzel öten kuşlar 'Hartz Mountain' den gelir.
Rahmetli Dedem, üç oğlunu, Maltepe sigarasını, Yeni Rakı’yı ve beni çok severdi. Bir de kanaryaları. Kanaryalar en büyük tutkularından biriydi. Yalnızca kanaryalar değil, her turlu kuşu. Babam, dedemin, taklacı güvercinlerle dolu odasından bahsetmişti bana. Onlarca güvercin, hepsinin ayrı ayrı isimleri, özellikleri...
Dedem, eski Osmanlı adamı dedikleri kişiliklerden biriydi. Babanın bulunduğu odaya girmek için izin istenen dönemlerden geliyordu. Çok fazla konuşmaz ama konuştuğunda az ve öz konuşurdu. Bir kere olsun, üç oğlundan birini kucakladığını ya da “Seni Seviyorum” dediğini duymadım.
Sevmediğinden değildi. O şekilde yetişmişti Dedem. Fakat benim yanımda çok farklı idi. Uzun uzun yürüyüşlere çıkardık beraber ve her yürüyüşümüzde bacaklarının ağrıdığından şikayet ederdi. Bana uzun uzun damar tıkanıklığı problemlerinden, anjiyo gibi tip terimlerinden bahsederdi. Anlamazdım ama dikkatle dinlerdim çünkü kelimeleri çok tasarruflu bir şekilde harcayan dedemin konuşması beni hem şaşırttır hem de konuştuğunda önemli şeyler söylediğinden, yürüyüşümüz sırasındaki söylediklerini can kulağı ile dinlerdim. Konu damar tıkanıklığı bile olsa.
Yürüyüşlerimizde bana bir şarki söylerdi. Hep ayni şarkı, hep ayni de-tone ses ile:
Mehmet Efendi
Aldı tufengi
Çıktı avına
Vurdu kusuni
Şarkı söyledikten sonra da bana, kuşları hiçbir zaman vurmamam konusunda tavsiye verirdi. “O şarkinin gelişi” derdi. Halen bugüne kadar, babam, dedemin şarkı söylediğine inanmaz. İste öyle bir adamdı benim dedem. Küçüklüğümü en çok etkileyen ve benim çok sevdiğim bir karakter.
Bir başka konusu ise, kanaryalardı yürüyüşlerimizin. Bana uzun uzun kanaryalardan bahsederdi. Her zaman bir kanaryası vardı dedemin evinde. Kafesin önüne sandalyeyi koyar, uzun süre islik çalardı ki kanarya karşılık versin. Bazen kanarya kaseti koyduğu da olurdu kasetçalarına. Sonra oturur sandalyesine, sol eline kulağına götürür ve kanaryanın ötmesini beklerdi. Arada sırada da bize sorardı:
“Bu kanarya dişi sanırım. Ötmüyor değil mi?”
Kimsenin yüreği yetişmedi “Susmuyor ki mübarek. Sabahtan beri otuyor. Kafa kalmadı vallahi” demeye. Kulağı ağır işittiğinden duymazdı kanaryanın ona söyledi şarkıları. Bir kulaklık almayı da kendine yediremedi öldüğü tarihe kadar.
Bana kanaryaların kömür madenlerinde kullanıldığından bahsederdi. Kanaryaların vücutları çok narin bir yapıya sahip olduğundan (cereyanda kalıp ölen birçok kanaryası vardı), küçük bir miktardaki zehirli bir gaz bile onların ölmesine yeterli olabileceğinden bahsederdi ve bu nedenle birçok maden ocaklarında kanaryalar emniyet aracı olarak kullanılıyormuş. Kanarya otuyorsa sorun yok, kanarya ötmüyor ve ölmüşse, ocağı terk et! Hatta bu uygulama İngiltere’de 1986 yılına kadar devam etmiş.
Hiç kanaryam olmadı. Merak da salmadım zaten kus besleme isine. Ama yıllar sonra kullanılabilirlik uzmanı olarak görev yapmaya başlayınca su an çalıştığım yerde, onlarca kanaryam olacağından haberim bile yoktu çocukken. Hatta bırakın kanaryaya sahip olmayı, benim kendimin başkasının kanaryası olacağımı bile düşünmüyordum.
Kaynak : [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.][Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]